Featured Post

31 October 2014

Cuma Film Geceleri

Birkaç ay önce, facebook'ta "çocuklarınızla seyredebileceğiniz 50 film" gibi bir liste hazırlanmıştı. Listeyi ben de sevip, kendi duvarımda paylaşmıştım. Sonra ne olduysa, o haber duvarımdan kayboldu. Herneyse, aklımda kalan birkaç film vardı, gerisini de kendimize göre oluştururuz dedik ve ailecek cuma akşamı filmlerimize başladık!
*
Defne için özellikle ilk haftalar, oyun tadında geçti. Biz onun oteline kalmaya gelmişiz de, otel aktiviteleri arasında film gösterimi de varmış gibi çeşitli mizansenler hazırladı. Hatta bir hafta biz turist olduk, bu vesileyle ingilizce konuşabildiğini de anlamış olduk:)



*
Filmlerimize gelince...Her hafta birimizin film seçme şansı var. Seçilen filme, film çok abuk subuk olmadığı sürece müdahale etmiyoruz. Film arasında; patlamış mısır, kestane kebap, meyve salatası gibi atıştırmalıkları hazırlamak benim görevim!
*
Sözü uzatmadan seçtiğimiz filmlere geçiyorum.

Amelie: Bu film hayatımın filmidir. Mithat'ın olmadığı bir akşam ana-kız seyretmiştik, tabi bazı sahneleri atlayarak...


Ama esas listemiz şöyle başladı:

1-Roma Tatili: Defne, "ben siyah-beyaz film seyretmem" diye önce çok nazlandı ama film başlayınca sardı tabi. Bir prensesin hikayesi ne de olsa...Ertesi gün, google'da Audrey Hepburn hakkında bilgi bakıyordu...



2-Tiffany'de Kahvaltı: Bu film, hasta olduğum için idareten seyredildi, pek de sarmadı Defne'yi zaten.

3-Pıtırcık: Pıtırcık filmlerini seviyoruz. Bu sene sinemada da Pıtırcık Tatilde'yi seyretmiştik. Keyifli filmler...

4-The Kid: Charlie Chaplin'in hem siyah-beyaz hem de sessiz filmi. 1921'lerde nasıl güzel bir film çekmiş. Sevginin bu kadar tatlı anlatılabildiği film azdır. Defne, çocuk oyuncuya bayıldı. O çocuğun yaptığı gibi, şapur şupur öptü filmin sonunda bizi.


5-Grease: Büyük mücadeleler sonucu bu filmi seyredebildik. Defne başta acayip ayak diredi (kime çekmiş bu huyu acaba?:) ama sonra ayıla bayıla seyretti tabi filmi...Bazı sahneler gene hızlı geçildi ama dans sevildi hatta dans edildi...


6-Maleficent: Bu filmi Defne ile Mithat önceden izlemişti, benim için bir daha izlediler. Masalımsı bir filmdi. Çizgi filmlerin bile duygusal sahnelerinde gözleri dolan ben, tabi ki bu filmde de ağladım bir parça ama genel olarak filmi beğendim. "Herşey göründüğü gibi değildir"i iyi vermiş.


7- The Sound of Music (Neşeli Günler): Bu filmin bir parçasını, okulda müzik hocaları Defneler'e seyrettirmiş. Defne de okul kütüphanesinden almış gelmiş filmi. (Filmlerin bazılarını kütüphaneden seçiyoruz, çok iyi oluyor.) Küçükken de müzikalleri pek sevmezdim. Filmin en dramatik veya duygusal sahnesinde, artistlerin şarkı söylemeye başlamaları çok komik gelirdi bana. Gene o günleri hatırladım filmi seyrederken. Adam tam kadını öpecek, kadın şarkı söylemeye başlıyor...Oldu mu şimdi?
Film 167 dakikaymış. Unutmuşum:) Mit arada uyukladı ama Defne memnundu halinden. Sadece Hitler'le ilgili bölümde, kafası karıştı. "Almanlar kötü mü anne? Aslında futbolda şampiyon da olmuşlardı...""Yok canım kötü değiller, sadece bir sıra kötü bir yöneticileri oldu ve baskıyla yönetilip kötü şeyler yaptılar ama sonra dünyadan özür dilediler...vs vs..." Söylediklerim biraz rahatlattı sanki onu ama gene de kafası fena takıldı Hitler'e...


Bu listede baktım da, hiç türk filmi yok. Hababam filmlerini seyretmiştik ama Neşeli Günler, Süt Kardeşler, Mavi Boncuk gibi türk filmlerini de listeye katmak iyi olur...
Aklımızda; Cazcı Kardeşler, E.T. , Back to the Future, The Karate Kid gibi filmler var...

Başka önerisi olan?

Bir film müziği ile yazıyı bitireyim, iyi seyirler...

No comments:

Post a Comment