Featured Post

31 October 2014

Ot, candır!

Memleketle ilgili birşeyler yazmaya başlayınca, o kadar derin kuyulara giriyorum ki, adeta kör kuyularda merdivensiz kalıyorum...Yazmaya çalıştıkça, tıkanıp kalıyorum, boğazım düğümleniyor, hiçbirşey yazamıyorum.
*
O yüzden, beni hayatta ve ayakta tutan şeyleri yazmaya çalışmak, belki de yapabildiğim...

Mesela, bu ülkede OT gibi bir derginin basılabilmesi, bu topraklara inanmamda benim için hala bir umut! Ekim sonu geldi ama ancak okuyabildim OT'u.  Dergiden, teaser niyetine, "bir tat bir doku" kıvamında birkaç söz yazıyorum...Belki ilginizi çeker, bi OT'lanmak istersiniz? Olmadı Kasım'a...

*
Şimdi soruyorum size, bu yazarlar pamuklara sarılıp sarmalanmaz da ne yapılır? 

Sıddık Akbayır'dan Aylak Adam
"Yusuf Atılgan, karşıdaki geçitte bekleyecek, Serpil de tramvaydan inecektir. Havada, sevilmiş bir kadın güzelliği vardır..."
(17 yaşındaki Serpil, 39 yaşındaki Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam kitabını okur ve kitaptan çok etkilenerek yazarın peşine düşer ve hikayeleri başlar...)

Ercan Mehmet Erdem ve Nejat İşler'den su gibi akan harbi bir muhabbet...
Muhabbetin arasına; yazarlardan, düşünürlerden de güzel sözler serpiştiriveriyorlar, okumanın tadına doyum olmuyor. Mesela, Hemingway'in şu sözünün güzelliğine bakınız:
"Hayat hakkında yazabilmen için, önce onu yaşaman gerekir!"

Murat Menteş'ten savaş, barış ve hayatla ilgili güzel bir yazı... Şimdi o silahı yavaşça yere bırak! 
"İslam'ı küçültüp küçültüp cüzdanına veya şarjörüne doldurmak...İşte asıl alçaklık ve ihanet budur!"

Angutyus'dan inci taneleri...
Unutma! Ne yaparsan yap, neyi başarırsan başar, nerelere gelirsen gel, en nihayetinde götüne pamuk tıkıyorlar bu hayatın sonunda!( pamuklara sarma sözüm biraz ironik oldu bu durumda ya, neyse:)

Gündüz Vassaf'tan hayat ile ilgili anektodlar...
"...30'lu yıllar...Babam, çiçeği burnunda bir psikiyatrist. Akşam gazetesinin birinci sayfasında aşk konusunda röportajı var. Gazeteci soruyor, " Doktor bey, aşk hastalığının tedavisi nasıl olur? " Aşık olmak değil, olmamak hastalıktır" diye cevap vermiş babam."

Ertuğrul Mavioğlu'ndan "kaybolan vicdanımız" üzerine... Vicdanımızı tekrar hatırlatan taş gibi ağır bir yazı...
"Ey insan Kaf Dağı kadar yüksek olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün. (Mevlana)"

Met-Üst'den Cem Yılmaz ile daldan dala bir röportaj

Ergen kelimesi mesela...Çok duyuyoruz. İnsanlar birbirlerine sürekli "ergen" diye hitap ediyorlar. "Ergen kafası" diye bir tanım var. Ergen kafası kıymetli bir şeydi yahu, ben bütün önemli kararlarımı ergen kafasıyla aldım. 15 yaşında bir çocuk bir başka arkadaşına " hadi ulan ergen" diyor...Twitter'da birbirlerine "ergen kafası" diye hakaret ediyorlar. Twitter'ı bulan çocuk ergen kafasıyla buldu, bilgisayarı bulan adam ergen kafasıyla buldu, hepsi ergen kafasıyla bulunmuş şeyler. Ergen kafası oldu sana hakaret!
(Hakkaten öyle, ben de dikkat edeyim bu kıymetli ergen kafasına)

Hakan Bıçakcı'dan -Başka Biri Mi Var? Sonu incelikle bağlanmış buruk bir hikaye...

"Erkekler bir kadının ilk sevgilisi olmak isterler, kadınlar ise bir erkeğin son sevgilisi" Oscar Wilde

Candaş Tolga- "Bırakınız İçsinler, Bırakınız Kurtarsınlar" Hem güldüren hem hüzünlendiren rakı tadında bir hikaye...

"En güzel rakı muhabbeti, hiç konuşmadan susarak yapılandır."

Maksat yeşillik olsun, haydi iyi okumalar...












No comments:

Post a Comment