Featured Post

22 June 2012

tatil havası...

inanamıyorum, gerçekten dünkü yazdığım yazı kayıp...
yayınladığımdan eminim.
hatta arkadaşlarımın blog roll'larında yazı başlığı var, içeriği yok! "içerik sansürlendi mi acaba?" diye düşünmedim desem yalan olur ama o saçma düşünceden hemen sıyrıldım. muhtemelen mail adresimle birlikte, blog da hacklendi.
neyse, en iyisi yarın çıkacağımız tatilin havasına gireyim...

yarın, paris'in ayyaşı olmak üzere yola çıkıyoruz...çocuklarla:)

dönüşte görüşmek üzere...

Robert Doisneau-Hotel de Ville/Paris
Hangi şehir şaraba benzer?
Paris
İlk bardağı içersin buruktur
İkincide dumanı vurur başına,
Üçüncüde mümkünü yok
Masadan kalkmanın 
Garson bir şişe daha getir!
Ve artık nerede olsan, nereye gitsen
Paris'in ayyaşısın iki gözüm.

Nazım Hikmet

test

çok entresan bir durumla karşı karşıyayım.
dün yahoo adreslerim hacklenmiş:( bugün herkese abuk subuk şeyler gitmiş yahoo adresimden...
dün bloga yazdığım yazı da, sanal ortamda kaybolmuş gitmiş...
şu an test ediyorum. bakalım bu yazdığım çıkacak mı?

12 June 2012

3 kitap

Bu sıralar Ece Temelkuran'ın "Kayda Geçsin" kitabını okuyorum. Tatsız şeylerin iyice ayyuka çıktığı bugünlerde, kitabı okudukça, içim daha da bir sıkışıyor. Ama olsun sıkışşın, daha çok okuyayım, daha çok farkına varayım çevremizde olup bitenlerin, bi dürteyim kendimi, çevremi, daha çok insan uyansın derin uykusundan...
Bu kitaptan ve daha önce okuduğum 2 kitaptan, birkaç alıntı yapacağım. Farklı konular gibi görünse de, hepsi insanın doğasıyla ilgili durumlar, haller...Kafamı bu düşünceler meşgul ediyor bu sıra...
Ece Temelkuran/Kayda Geçsin 
"Faşizm, iki kişilik ilişkilerde başlar."(Ingerborg Bachman)
"Faşizm, kötü adamların aniden gelip iyi adamların ağzını burnunu kırması değildir. Faşizm, insanlığın insanlıktan ağır ağır sıyrılarak çıkmasıdır. Gözle görülemeyecek kadar ağır ağır ve küçük küçük işleyen bir süreçtir..."
"Faşizm, zamana yayar kendini. Kar uykusu gibi bir tereddüt yaratarak yapar bunu. "Acaba mı?" "Dur biraz daha bekleyelim", "Belki de korktuğumuz kadar kötü olmayabilir." cümleleri yavaş yavaş uyuşturur insanı. Çağımızın en büyük ilüzyonistidir; kötülüğü iyilik gibi gösterme becerisine sahiptir... "
"Faşizm insanları öncelikle öldürmez, dönüştürür. Faşizmin zaferi insanın hamurunu değiştirebilmedeki becerisidir. Önce yavaş yavaş insanlık haysiyeti ortadan kaldırılır. Rıza üreten ve zulmü katlanabilir hale getiren meşrulaştırma mekanizması çoğunluğun kafasına yerleştirildiğinde başlar oyun. Rızanın üretilmesi için ülkedeki insan hamurunun delilik yönünde değişmiş olması gerekir. Ve dünya tarihinden biliyoruz ki, insan hamuru yeterince tarumar edildiğinde, bir ülke delirebilir, toplumlar hastalanabilir ve hatta yatalak olup bir daha ayağa kalkamayabilir..."
"İnsanın, yine de, her şeye rağmen iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde, dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair bir inatçı imanım var..."  
Not: Benim de umudum var, olmalı, kendimiz için olmasa bile en azından çocuklarımız için bu umudu korumalı, dişe dokunur birşeyler yapmalıyız...

Defne Suman/Mavi Orman
Yasmin'in "oku bak, seversin sen bu kitabı Füs" dediği bir kitap, bir yoga hocasının yoga ve hayat hakkında yazdıkları, bizim kuşaktan yazarı, sevdim kitabı, blogunu da okuyorum yazarın ara ara...Aşağıdaki alıntı, kitabın özü hakkında biraz fikir verecektir size diye düşünüyorum...
"Hocalarımın pek çoğundan da duydum: Yoganızın işe yarayıp yaramadığını anlamak için en yakınınızdaki ilişkilerinize bakın. Yogaya başladıktan sonra anne babanızla, eşinizle, çocuğunuzla, sevgilinizle ilişkileriniz daha dürüst, daha samimi, daha anlayışlı, daha sevecen bir yere geldi mi? Ötekinin duygularını anlıyor, ihtiyaçlarına saygı gösteriyor muyuz? Peki kendi ihtiyaçlarımızı, samimiyetle dile getirebiliyor, duyguları karıştırmadan rica etmeyi becerebiliyor muyuz? Öyle ise, yaptığımız yoga bize hizmet ediyor demektir. Yoksa bacağımızı omzumuzun üzerinden atmışız veya lotus pozunda hareketsiz iki saat oturmayı becermişiz, bunlar değil iyi yoganın ölçüsü."
Yani yaptığımız şeyi içselleştiremiyorsak, hepimize geçmiş olsun. Bu yoga olsun, meditasyon, spor, kişisel gelişim kitapları vs olsun... Sular seller gibi okusak da, sabahtan akşama koşsak da, saatlerce yazsak da, meditasyon yapsak da; işin özünü kavrayamadığımız, kendimizi dinleyip anlamadığımız, farkına varıp değişmediğimiz sürece, debelenmeye devam...

Victor Ananias/Yaşam Dönüşümdür

"...Hayatta olanlar karşısında kendinizi sık sık çaresiz, güçsüz ve umutsuz hissediyorsunuz. Ya da canınızı acıtan, çaresiz hissettiren bir olayla karşılaştığınızda, yalnızlık hissediyorsunuz. Ben bunları yazarken kendimden yola çıkıyorum, sıkça kendimi düşürdüğüm durumlardan...
Aile, tatil, içki, tv, bir sigara...Herhangi bir uyuşturucu giriyor devreye bu noktada ve zihin rahatlıyor, ta ki bir sonraki yeni debdebesi başlayana dek. Doğanın, başkalarının, hatta zihnimizin değil, bu bizim kısırdöngümüz.
Bu durumda ne yapılabilir? Ben ne yapıyorum? Zihnimin bir yerinden bu oyunlara girdiğini fark ettiğim anda, ona gülümsüyorum. "Seni seni" diyorum içimden yaramazın birini paylar gibi ve şımartmamak için hemen gerçek bir meşgaleye yöneltiyorum kendimi o anda, koşullar neye izin verirse...gerçek ve inanç ile yapılan bir iş ise, faydalı tohumlar veriyor zihnimde, bedenimde, ruhumda, çevremde yeşerecek..."

"...Özümüzde hepimiz doğada var olan bilimi anlayıp ilişki kurabilecek algı ve yetilere sahibiz. Bir küçük kuş, bir çiçek ya da bir bebeğe baktığımızda ihtiyacımız olan tüm sevgi, umut ve zenginliğin farkına varabiliriz."

"...Okuyarak, öğrenerek varamayacağım bilgeliğe, çıraklık ederek, inançla, teslimiyetle ve her seferinde "hayırlısı" için niyet ederek yaklaşabileceğimi keşfettim."

"...Kendini gerçekten iyi hissetmenin, sağlıklı olmanın, iletişim kurmanın, gelişmenin, topluma faydalı olmanın ve birçok aradığımız meziyetin en etkin aracı hizmet etmek.

"...Ne zaman kısa vadeli, kendi aklımla sınırlı hesap kitap yapsam, garantiye almaya çalışsam kazanmayı, başarılı olmayı ve kaybetmemeyi, işte o zaman en fazla kan kaybına uğruyorum yolumda yürürken. Oysa, ne zaman hizmet aşkım dorukta olsa, teslimiyet, birliğin farkındalığı duygum güçlü bir şekilde motive oluyor olsa, akıl edemeyeceğim boyutta ve güzellikte sonuçlarla ödüllendiğimi hissediyorum:)"

Not: Melek gibi bir adammış Victor. Melih Cevdet Anday çok güsel bir söz söylemiş. "Hayatın bütün zorluğu, çok basit olmasında"diye. Victor bunu görmüş bilgelerdenmiş bana göre...

Hayatın basitliğini her daim görmemiz ve buna göre yaşamamız dileğiyle, iyi geceler...