Featured Post

30 November 2012

kaldığımız yerden devam...

görüyorum ki, tutarlı bir şekilde tutarsız aralıklarla yazıyorum...beni okuyan az sayıda kişi bilir, geçen sene aralık'ta, tam bir ay boyunca, her gün yazmış idim. bu sene de aralık'ta her gün yazmaya niyetlendim.

bugünkü yazı; kısa bir toparlama yazısı olsun. yarın, artık gün ne getirirse bize, onu yazarız...

yazmayalı neler yaptım? en son yazımda, mr'a girdiğimi yazmışım. nice mr çekimi ve doktordan sonra boyun fıtığı olduğum ortaya çıktı. yaklaşık 20 gün taktığım sevimsiz bir boyunluk, anlamsızca aldığım ilaçlar ve sadece lokal teşhis koyup, bende bir türlü iyileştirme sağlayamayan doktorlardan sonra; isyan ettim ve kendimi ancak kendimin tedavi edebileceğine hükmettim. yıllar önce okuduğum "düşünce gücüyle tedavi" kitabını aldım elime. hastalığın sonucundan ziyade, hastalığa sebep olan şeyler(!) üzerine yoğunlaştım. bu şeyleri çözdüğümde, ağrılarım da sızılarım da geçti. bir yeriniz ağrıyorsa, bu kitaba da bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Kitap kapak resmi çok sevimli olmasa da, takılmayın, faydalı bir kitap!
bir konuyu belirtmeden de geçmeyim. hastalık sırasında 15 günlük fizik tedavi gördüm. fizik tedavi nedir diye merak ederdim. bana göre fizik tedavi; şefkat gösterme ve iyi hissettirme merkezi. öncelikle; 1 saat boyunca dünyayla tüm ilişiğini kesip sadece yattığın için, dinleniyorsun. sonra omzuna ılık ılık düşük voltajda bir elektrik akımı veriliyor, üzerine de, bir güzel masaj yapılıyor omzuna. en sonda da, rahatlatan hafif egzersizler yapıyorsun.
bu fizik tedaviden öğrendiğim; kendini sağlıklı tutmak istiyorsan; fiziksel egzersizini, hareketini aksatmayacaksın, enseyi hiçbir zaman karartmayacaksın, masaj, hamam gibi güzellikleri kendine çok görmeyeceksin. şanslıyım ki; defne çok güzel masaj yapıyor. ailemizin masözü oldu kendileri:)
neyse, sabahları artık hem boyun egzersizlerimi hem de tibet hareketlerini yapıyorum. güne iyi başlıyorum...

önce sağlık, diğerlerini zamanı geldikçe yazarım...

bakalım bu bir ay neler yapacağım?
yapmak istediklerimi yazayım gene de, bir şekilde lafta kalmasın, yapayım:)

-her gün blog yazacağım.
-her gün TED Talks'dan bir konuşma izlemeye çalışacağım. (izleyeceğim desem ya:)
-her gün egzersizlerimi yapacağım. (yarım saat yürüyüşü de ekleyelim buna füs)
-her gün beğendiğim bir sözü sevdiklerimle ve blogda paylaşacağım.
-her gün foto çekeceğim. (bundan hala emin değilim ama özeniyorum güzel foto çekmeye)
-her gün sevdiklerime, çevreme minik de olsa, bir hediye vermeye çalışacağım.(bu mithat'ın da yazısında belirttiği gibi; üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu bence...)

hadi bakalım, bugünün sözüyle kapatayım yazıyı...

insanda güzel olan sözdür.
yüzde güzel olan gözdür.
ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür...

mevlana