Featured Post

26 August 2013

daldan dala...

daha önceden yazdığım ve fakat yayınlayamadığım bir yazım vardı, önce onu yayınlayım da, taslaktan hayata geçsin yazı. sonraki postta bugüne geliris:)
***
üniversitedeki erkek arkadaşım "füs, ne zaman değişeceği belli olmayan dört mevsim gibidir ama en çok bahar olmak ister..." diye yazmıştı yıllığa. aradan geçen yıllara bakıyorum da, fena bir saptama yapmamış.
hakikaten değişken bir ruh halim var. ama genel gayretim günün sonunda, baharı yakalayabilmekte...
kendimi dövmeyi bırakıp, sevdiğim hallerimi daha çok benimsedikçe, daha bir güzelleşiyor sanki hayat. ama tabi hayat bu, sorgulamalar da bitmiyor...

neyse, daha önceden okuyup altını çizdiğim, "hııımmm iyiymiş" dediğim, birkaç kitaptan, yazıdan alıntı yapayım en iyisi...

...İşte disipline sokulması gereken duygulardan biri de sevgi duygusudur. Daha önce belirttiğim gibi, bu duygu gerçek sevginin kendisi değil, kateksisle bağlantılı olan duygudur. Beraberinde getirdiği yaratıcı enerjiden dolayı saygı duyulması, geliştirilmesi gereken bir duygudur ama eğer başıboş bırakılırsa, sonuç gerçek sevgi değil, karışıklık ve verimsizlik olur. Gerçek sevgi insanın benliğini genişletmesini içerdiğinden, muazzam bir enerjiyi gerektirir; ama ister beğenin ister beğenmeyin, enerji stoklarımız da tıpkı bir günün saatleri gibi sayılıdır. Herkesi birden sevemeyiz. Tüm insanlığa sevgi duyabileceğimiz doğrudur, bu da bize belli birkaç kişiye sevgi gösterebilmek için gerekli enerjiyi sağlar. Ama gücümüz ancak birkaç kişiyi gerçekten sevebilmeye yeter.
(Az Seçilen Yol-Dr. M. Scott Peck)

"Ne istediğimizi bilmemiz normal değildir. Çok ender ve zor bir psikolojik başarıdır bu. (Abraham Maslow-Motivasyon ve Kişilik)

(Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı- Alain de Botton kitabında Maslow'un bu sözüne yer vermiş.)

Herkes için farklı tabii bu durumlar. Öyle olması da doğal. Kiminin küçük derdi, öbürünün cehennemi, ya öyle ya da tersi. Kimine göre ölümdür gerçek dert, kimine göre yaşam. Nasıl ayırt edeceğiz küçüğü büyükten diye dert etmeyin boşuna, başına gelince anlıyor insan. Siz siz olun, küçük dertlerin şımartan aromasından uzak durun. Sevdiklerinize sahip çıkın, sevmek büyütür insanı, gerçek dertlerle boğuşurken, sevdikleriniz kadar varsınız, sevemedikleriniz sizin kaybınız. Hafta sonu becerebilirsem adaya gideceğim. Kim bilir, belki de aynı şiirdeki gibi şehre bir film gelir, bir güzel orman olur yazılarda ve adada başlayan Kalamar hikâyesi, adada biter haftaya. 
Neyse ki yok olmak zor, insanın birazı hep kalıyor tabakta, yeter ki insan açgözlülük etmesin. Güneşli bir hafta sonu diliyorum. Allah kimseye gerçek dertler vermesin.

(Berkun Oya, Damak, Radikal 17.05.2013)


farklı dönemlerde okuduğum bu yazıları alt alta koyunca bir özet yapma ihtiyacım doğdu!
özetim;
1-enerji stoklarımız sayılı, enerjini ota boka harcama füs!
2-hayatta ne istediğini bilen insanlara her zaman hayranlık duymuşumdur, "ulen ben niye böyle net bilemiyorum hayatta ne istediğimi?" diye hayıflanırdım. maslow amcam bunun o kadar da kolay bişi olmadığını söyleyerek beni rahatlattı, yaşa!
3-"siz siz olun, küçük dertlerin şımartan aromasından uzak durun!"

hadi iyi geceler...

No comments:

Post a Comment