Featured Post

06 January 2016

Sadeleştim de Duruldum!

Yazdan beri bloga yazmıyorum. Zira yazdan beri ülkemde, dünyada yaşananlar; aklımın, yüreğimin kaldıramayacağı kadar ağır oldu benim için.
"Herkesin delirdiği bir dönemde, belki de yapılabilecek en iyi şey, kendi deliliğine sahip çıkmak" dedim ve günlüğüme döndüm bir süreliğine...
İyi de geldi kendi kendime yazmak...İnsanın en yakın arkadaşı, kim ne derse desin, kendisi. Kafadaki Füsler'i özgürce konuşturduğum bir yer günlük. Demokrasi önce insanın kendisinde başlıyor sanırım...Kendi içimde az buçuk demokrasiyi sağladığıma göre, biraz dış dünyaya açılabilirim sanki?
(Bedri Baykam-Art International/İstanbul)
***
Tamamdır, bu kadar girizgah yeter:) 2015'le ilgili yazılacak çok iyi haber yok maalesef ancak kendi biriktirdiklerimi bloga aktararak, 2015 ile helalleşeyim istiyorum.
***
2016'yı "sadeleşme" yılı ilan ettim kendim için. Birkaç yıldır sadeleşme ile ilgili birşeyler yapıyorum ancak 2016'da kalıcı olsun istiyorum bu sadeleşme...Bir sürü uyaran tarafından sürekli dürtüklendiğimiz, algı yönetiminin had safhada olduğu, herşeyin çok hızlı yaşandığı bu devirde, sadeleşmek çok kolay birşey değil. Birçoğumuz başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşturuyoruz. Düşünmek için zaman yok. Sadeleşmemiz istenmiyor sanki!
Kendi tecrübemden gördüm ki; sadeleşmek için önce yavaşlamam gerekiyormuş, yavaşlamadan sadeleşme olmuyormuş. Zira yavaşlayınca birçok şeyi daha fazla farketmeye, görmeye başladım...

Sonra da başladım sadeleşmeye...Sadeleşme derken, neler yaptım, son dönemden başlayarak paylaşayım...

-Eşyalar: Evin tüm odalarını, mutfağı tek tek, elden geçirdim. Fazladan, kullanmadığımız, versem o kişi(ler) için faydalı olabilir diye düşündüğüm herşeyi, torba torba ayırdım, dağıttım. (Kime ne yararlı olur konusu, kafa yorulması gereken bir konuymuş!) Bu arada, evde gereksiz ne çok şey varmış!

-Kıyafetler: Kıyafetler de aynı şekilde. Bu sene farklı bir yere de gönderim yaptım. Kadıköy Belediyesi'nin ihtiyacı olanlar için oluşturduğu "Açık Gardırop"bölümüne de bir gönderim yaptım. (Açık Gardırop'ta; temiz, az kullanılmış kıyafetleri bir butikte sergiliyorlar, ihtiyacı olan kişiler gelip oradan istediğini alıyor.)

-Kitaplar: Kitaplar konusunda hala çalışıyorum. Önceden bir kargo şirketinin, kitapları ihtiyacı olan okullara dağıttığı bir kampanyası vardı. Bu kampanya birkaç sene sürdü ancak bitti, şimdi de kitaplar gerçekten işe yarayacak yerlere gitsin istiyorum...Onlarca kitabın kütüphanemi beklemesi saçma geliyor bana. Tamam, dönüp baktıklarım var ama hepsini de döne döne okumuyorum ki...Üstelik okuduğum kitabı birçok insanın okuması beni sevindiriyor...Bir de muhtarla konuşacağım, öneriniz olursa beklerim!

-Kitap Değiş-Tokuşu: Kitap değiş tokuşu da yapmaya başladım arkadaşlarımla. Okuduğum kitapları arkadaşlarımla tartışabilmek güzel...

-Film Değiş-Tokuşu: Kitapla aynı şekilde...Bazen tavsiye edilmesi bile yeterli, internetten o filmi bulmak da mümkün olabiliyor...

-Marka mesajlarına son!: Şirketlerden gelen abuk subuk mailleri ve mesajları da büyük bir sabırla yok ediyorum! "Üyelikten ayrıl, unsubscribe, iptal..." Oh sen sağ ben selamet! O kadar da çoklar ki...Üye olmadığım yerlere de ulaşmışlar namussuzlar ama bu konudaki sabrımı takdir ediyorum! Kontrol bende walla, sizde değil..."Sizi çok özledik" mesajlarınızdan kusmak üzereydim, çekilebilirsiniz!

-Gereksiz almıyorum: Bunu çok uzun süredir yapıyordum ama şu an daha da dikkatli yapıyorum. Gereksiz hiçbirşey ALMIYORUM. Kıyafetler yıllarca idare edebiliyor, dışı değil, içi önemli olan. Bedeni, kafayı iyi tutmak lazım, enerjin iyi olunca, zaten kıyafeti de güzel geliyor insana...Bir de ne kadar az kıyafetin olursa, o kadar düzenli oluyorsun:) Çocuk kıyafetleri de, mümkün olduğu kadar çok çocuk tarafından eskitilmeli diye düşünüyorum, orada dönen bir zincirimiz var neyse ki...

-Ev ekonomisi ne kadar önemliymiş!: Pazardan, marketten aldıklarımı bir hafta içinde ne kadar tüketiyoruz? Tüketmediklerimizi paylaşabiliyor muyuz? Attıklarımız var mı? Neler onlar? Bunları bozulmadan ne şekilde değerlendirebiliriz? Ev ekonomisi ne kadar önemliymiş...Artık okullarda bu ders okutulmuyor değil mi? Çok yazık... "Ne için çalışıyoruz? Ne için yaşıyoruz? Nasıl yaşıyoruz?" felsefik tartışmalarına bile uzanabiliriz buradan...Tartışma boyutundan aksiyon boyutuna geçmeye çalışıyoruz ailecek...

-Kaynakların kullanımı: Kaynakların anlamsızca harcanması beni sinirlendiriyor. Mesela evde boşa yanan elektrik lambasına tahammülüm yok. Farkına vardığım herşeyi daha ekonomik kullanmaya çalışıyorum. Misal, gün içinde evde değiliz, çıkarken kaloriferleri kapatıyorum. Boş yere doğalgaz gitmiyor. Eve gelince yakıyorum, hemencecik ısınıyor ortalık zaten. (Bugünlerde biraz soğuk ortalık, salonu açık bırakıyorum, o kadar gaddar değilim ama prensesliğin de lüzumu yok. Defne ve Mithat da çoktan alıştı bu düzene:).
Bir de geri dönüşüm konusundan bahsetmek istiyorum. Kadıköy Belediyesi birkaç yıl önce bizim apartmanda her kata geri dönüşüm kutusu koydu. Bütün kağıt/cam/plastik çöpümüzü o kutuya koyuyoruz. Nasıl bir kullanımımız olduğunu görmek açısından bile öğretici. Sizin oralarda bu uygulama var mı bilmiyorum ama isterseniz, belediyenizden talep edin, belki yaparlar?

-Sosyal Medya'nın da Bir Sınırı Var Canım! Facebook, Instagram gibi sosyal medya kanallarında henüz istediğim noktada değilim ancak kendimce önemli adımlar attım. Enerjimiz kısıtlı, o yüzden tüm fotolara, tüm haberlere bakamam. Bakınca zaten balık gibi oluyorum...O yüzden bazı arkadaşları takipten çıkarmak, fikirlerine önem verdiğim bazı kişileri, arkadaşım olmasa dahi takip etmek, bana daha iyi geldi. Notifications kısmını çok önceden kapatmıştım zaten:) Bir de bu sosyal medya için zaman sınırı koymak şart!

-Eski medyaya dönüş!: Haberler için sabahları genelde Açık Radyo dinliyorum. Gazeteyi, dergileri basılı halleriyle okumaya çalışıyorum. Medyayı kendi seçtiğim zamanda, başka bir uyaran olmadan almaya gayret ediyorum.

-Hediyenin bir anlamı olmalı!: Sizce de kuşak olarak abartmadık mı bu hediyeleşme işini? Bizi geçtim, çocuklar için de hediye almanın heyecanı, sürprizi azaldı bu kadar çok hediye alınınca diye düşünüyorum...Toplumda kendi kendime yaşamadığım için, bu konuda çok radikal adımlar atamadım henüz ama az olsun gönülden olsunculardanım...Mesela, anneannem bayramlarda bize sadece mendil verirdi ve o mendiller çok kıymetliydi benim için. Her bayram hangi renk mendil vereceğini merak ederdim. Tamam o günlere de dönemeyiz belki ama hediyede nicelikten çok incelik arıyorum ben, illa maddi birşey olması da gerekmiyor...

-Zihin haritaları ile gün planı: Zihin haritalarını birkaç sene önce bir arkadaşım göstermişti bana. O dönem değerini pek anlamamışım, sonra üzerine okudum ve çok sevdim.  Zihnimden geçenleri bir sayfada toparladığım bir plan. Her hafta yapınca, neleri yapıp neleri salladığımı görüyorum, fazlalıkları da... Zihnimi sadeleştirmemde işime yarıyor. İş için, günlük hayat için, herşey için uygulanabilir bir plan. Bu konuyu başka bir yazıda ayrıntılı yazacağım.

-Yaz hafifle!: Bloga bir süredir yazmayıp içimde tuttuklarım var. Eteğimdekileri önce silkeleyip, 2016'da biriktirmeden yazmayı istiyorum...

Bunlar ilk etapta aklıma gelen şeyler ama gidecek yolum çoktur eminim...Bu hali bile beni oldukça hafifletti... Birşeyleri sadeleştirince, hayatımda başka şeylere de yer açabildim. Yer açtıklarımı da başka bir yazıda yazarım. Sizin de sadeleşme ile ilgili yaptıklarınızdan önerileriniz olursa beklerim:)

2 comments:

  1. Sadeleşmek isteyenler için güzel bir rehber olmuş, teşekkürler :)
    Kitaplar için; Tebessüm Gönüllüleri ya da Derviş Babayı önerebilirim.

    ReplyDelete
  2. Önerilerin için teşekkürler Mustafa:)

    ReplyDelete