Featured Post

13 February 2012

ben gala'yı yerim!

Coştum, gidiyorum. Yarın nasıl kalkacağım bakalım...
Neyse, yazmaya başlamışken yazayım:)
Genelde havadan sudan şeyler yazıyorum gibi geliyor bana. Çevremizde olumsuz çok şey var ancak çok açık ki, bunlara sadece ahlanıp vahlanmakla birşey değişmiyor. Bu konularda yazarsan, sadece vicdanını rahatlatmış oluyorsun, bak ben duyarlı biriyim aslında, bu konuları takip ediyorum vıd vıd vıd...Mesela AKM 2008'den beri kapalı. Hayıflanıp üzülmekten başka, vatandaş olarak ne yaptığımı düşünüyorum. Hiç! Bu en basit örneklerden biri. Daha ne konular var bu ülkede...
O yüzden hamasi nutuklar atmak yerine, bu konulara blogda girmemeyi tercih ediyorum sanırım. Neleri kendim ve çevrem için değiştirip güzelleştirebilirim onlara kafa yoruyorum. Ne mesajlar veriyorum çevreme onu da çok bilmiyorum ancak farkında olmaya çabalıyorum.
Ohooo işte gecenin 2'sinde yazarsam, böyle yazarım...

Ben aslında bugünkü Salvador Dali sergi gezimizi yazacaktım!
Yazıyorum:)
Bugün bir süredir aklımda olan Dali sergisine gittik arkadaşlarımızla. Sergiye gitmeden Defne'ye Dali ile ilgili bir kitap almıştım. Dali'nin çocukluğuyla ilgili bir hikayeydi. (Salvador Dali ve Rüyaların Yolu) Bir çocuğa Dali ile ilgili alınacak en iyi Dali kitabı mıydı emin değilim ama Defne'nin ilgisini çekti kitap.
Bugün sergide de oldukça heyecanlıydı. Resimlere bakıp kendince yorumlar yapmak, hatta resimlerin fotoğrafını çekmek hoşuna gitti. Bir de rehber ablayı yakaladığımız için, daha bir merakla dinledi anlatılanları. Ben de rehberden birçok yeni bilgi öğrendim. Mesela, resimlerinde kullandığı "kelebek", arzuyu sembolize ediyormuş. Hayatta en çok arzuladığı şey de sevgilisi Gala olduğu için, rehber "kelebek gördüğünüz her yerde Gala'yı düşünebilirsiniz" dedi. Uzun bacaklı filler; gücün, bilgeliğin sembolu, gül; kadın cinselliğine olan bir saygı sembolü, yumurta; ümit, doğurganlık sembolü...
Dante anısına kendisinden İlahi Komedya'yı resmetmesi istenen Dali, bu çalışma için para almamış. Normalde paraya önem veren bir sanatçıymış Dali, para almaması şaşırtıcı bulunmuş.
Beni en çok etkileyen bölüm, "Dali'nin Gala ile Akşam Yemekleri" bölümü oldu. Çocukluğundan beri aşçı olmak isteyen Dali için yemek; sadece bir yemek olmanın ötesinde, bir ibadet, bir ritüelmiş. Bu ibadetin de odağı yine Gala imiş. Rehberin söylediğine göre; Freud, bir kişiyi çok fazla sevmenin en uç noktasının onu yeme arzusu duymak olduğunu belirtmiş. Anneler çocuklarını "seni yerim" diye severler ya hani, onun gibi dedi rehber:) Defne de minnetle baktı bana, gülesim geldi.
Neyse, Dali de aşağıda gördüğünüz resmine "Ben Gala'yı yerim" diye isim vermiş. Defne Gala'nın pasta şeklindeki görüntüsünden ve rehberin söylediklerinden oldukça etkilenmiş. Zira akşam evde kendisine serginin en çok nesinden etkilendiğini sordum. Kulağıma yaklaşıp "ben gala'yı yerim" diye fısıldadı:)

Benim için çok öğretici bir sergi oldu bu. Gideceğimiz serginin ressamı hakkında Defne'yi çaktırmadan bilgilendirmek, rehberle sergiyi gezmek ve hızlı bir sergi gezisi yapmak; Defne'yi başka sergilere götürmek konusunda beni heveslendirdi. Hatta Mit'le gaza gelip, gelmişken Van Gogh'a da gitsek mi dedik ama neyse ki çabuk kendimize geldik! Çocuk bir sindirsin, biz bir sindirelim sergiyi, tadına varalım diye vazgeçtik. Aferim bize:)
Sergiye gitmeyi düşünürseniz, hafta içi veya haftasonları erken saatlerde gitmenizi öneririm.
Hepinize iyi geceler...

3 comments:

  1. Ben de seni yerim defne! Guzel gezi olmus belli. Biz de severiz daliyi. Bu arada bunuelin kitabinda(eskiden arkadasmislar ama sonra cisss) galadan once hic bir kadinla olmadigi hatta onlarla dalga gectigi( bastan cikarip, soyup, sonra iki yumurta! Pisirtip, omuzlarina yerlestirip gonderiyomus) yaziyo. Sonra gala cikmis ve olayi kapatmis. Bi de ispanya savasinda franco tarafini tutmasaydi!

    ReplyDelete
  2. gala'dan önceki kadınlara ayıp olmuş biras..."kadın adamı vezir de eder rezil de"! sözüne uymuş sanki dali!
    fıradım anlattım defne'ye biz gittik oralara diye ama doğru birlikte de gitmek güsel olur...

    ReplyDelete