Featured Post

07 December 2012

aldım verdim ben seni yendim...

çamaşırları astım biraz önce.(gece yatmadan önce yapmak istemeyeceğim 10 şey'den biri!). gözümden uyku akıyor. deli füs kendine söz verdi ya, yazmadan yatarsa uykusu kaçar...
*
röportajı okuduğum sayı bir sonraki sayı
ama bu fotoğraf yazarın fotoğrafı
geçen haftalarda, yasmin'in tavsiyesiyle bir+bir adlı bir dergi almıştım. dergide şule gürbüz adlı yazarla bir röportaj yapılmış. kadını okudukça çok sevdim. yasmin daha önceki yazılarında bahsetmiş kadından ama ben o gün dergide okuduğumda tanıdım yazarı.
röportajı henüz yayınlanmamış internette. röportaj çıktığında belki siz de okursunuz. röportajdan farkındalıkla ilgili minik bir bölüm:
"...kaderini sevmek, hatta beğenmek gerekir. onun içinde ve onun ne yana seyirttiğini fark ederek tuhaf ve güzel bir uyum yakalanabilir. kendisine verileni ve başkasına verileni anlamak asıl en büyük farkına varıştır. sonrası ile baş edilebilir. yükselmeyi de zaten bu getirir. yalnızlık, ıssızlık, fakirlik hatta hastalık bile sevilebilir şeyler haline gelebilir. onu anlamak ve taşıyıp içinde durabilmek insanı enikonu birşey yapar. insan farkına varabildiğiyle de, farkına varıp az çok değiştirebildiği, değiştiremediği şeylerle de bir arada bir ömür geçiriyor. bunlarla ne oluyorsa oluyor. bu nedenle belki de insan ne oluyorsa daha ziyade kafasında oluyor..."

coşkuyla ölmek kitabındaki "ruhuna fatiha" öyküsünden bir bölümü paylaşarak yatıyorum...

bana derler ki; "verilenler günahları örter perdeler." ben de derim ki; "örtülüp perdelenecek şeyleri azaltmak daha iyi değil mi?"
bana derler ki; "verenin malı artar". ben de derim ki; "malım artsın diye vermek, vermek midir, almaya hazırlık mı?"
bana derelr ki; "öyle bir ver ki, sağ elin verdiğini sol elin görmesin, bilmesin" ben de derim ki;"peki bu sağ elleriniz nasıl bu kadar meşhur oldu?"
bana derler ki; "az sadaka çok kaza bela savar" ben de derim ki;" çoğunu verip gelecektekiler de dahil hepsini birden savuşturmak daha iyi değil mi o zaman?"
bana derler ki;"olmayanı verdiğinle sevindirmek mevcudunun zekatıdır" ben de derim ki; olmayan, olmayan olmaya, sen, verip de sevindiren olmaya, ne çabuk ne kolaylıkla alışmışsınız, rolleri değiştirmek, biraz da sen alıp da sevinen olmak ister misin?"
bana derler ki; "biz bize verilenlerle böyle olduk." ben de derim ki "sizin gibi olmamak için her şeyimi vermeye de, hiçbir şeyimi vermemeye de ahdettim."

düşünmeye değer değil mi?

iyi geceler...



1 comment:

  1. füsunum, dün gece yatmadan baktım ama sen henüz yazmamıştın. erecen sen bu sene :)

    ReplyDelete