Featured Post

22 February 2013

if film fest'te yakaladıklarım...

if film fest'te, bu sene önceden film seçimi yapacak fırsat bulamamış olmama rağmen (itvitre'deydik o tarihlerde), son dakikada bulduğum biletlerden çok memnunum...

ilk filmim bir woody allen belgeseli. (woody allen: a documentary) bir cuma akşamı olmasına rağmen, şans eseri my bilet'te kalmış son 2 bileti ben aldım. hoş bilet almasam da, gittiğimde bilet buluyorum genelde... (tarihimde 1 kere bu işi başaramamışlığım da var ama olsun, sonuna kadar denerim:)

eğer siz de benim gibi bir woody allen severseniz, belgeseli de keyifle seyredersiniz... filmin içinde gene çok diyalog, konuşma var ama işte tipik woody allen halleri:) ne çok filmi varmış, 40'i aşkın film yapmış, bir sürü seyretmediğim filmi de varmış, ilk etapta seyredeceğim filmi "stardust memories". hoş seyrederken muhtemelen hatırlayacağım gene seyretmiş olduğumu ya neyse...



2. film "jin". filmi mutlaka sinemada seyretmenizi öneririm. zira görüntüleri çok zengin. dağa çıkmış bir kürt kızının o ortamı bırakıp normal(!) hayata dönme çabasını anlatıyor film özetle. seyredecek olanlara çok detay verip izleme keyiflerini kaçırmayım. film konusu itibariyle çok zor bir film. bu filmi zengin doğa görselleriyle bezeyip özünden kopmadan, masalsı bir şekilde anlatabilmek iyice zor olmalı. yönetmen reha erdem, çok gerçekçi sahneler çekmeye utandığını, bu sebeple masalsı bir anlatım şekli seçtiğini söylemiş bir röportajında. film beni çok etkiledi. kalbime dokundu. filmin çıkışında merdivenleri inerken, seyircileri gözlemledim, yorumlarına kulak kabarttım biraz...
çoğu gençte aşırı neşe, kahkaha atma halleri vardı, film çok dramatik bir şekilde sonuçlandığı halde...belki de bir duygu patlaması yaşıyorlar diye düşündüm. "iyi ki biz buradayız, oralarda, o hallerde değiliz" şükrünün bir yansıması belki de?
kimi görüntü ve ses kalitesine takılmış, nerede o kadar abartılan ses-görüntü kalitesi? "türkiye adam olmaz"  klişe yorumları...
kimi de "kırmızı başlıklı kız yapaymış bari, ya da pamuk prenses..."
faşizanca diyebileceğim yorumlar da duydum elbet, adam; "kız aslında ne kadar iyi tiplemesi yaratılmak istenmiş, hayvanlara karşı ne kadar şefkatli, iyiliksever ama hayvana gösterdiği ilginin en ufağını bile türklere göstermiyor? "
allah'tan yanındaki kadın "ne alakası var, hiç öyle bir şey vermeye çalışmıyor film, ben senin gibi düşünmüyorum..."diyor.
"tam da bu dönemde filmin vizyona girmesi ne kadar manidar değil mi?" diye çok akıllı olduğunu göstermeye çalışan tipler de vardı...

4 katlı yürüyen merdivenden inince, epey yorum duymuşum:)

filmde benim de takıldığım yerler oldu elbet ancak yukarıdaki güdük yorumların çok daha ötesinde birşeyler vermeye çalıştığını düşünüyorum reha erdem'in...röportajında biraz bahsetmiş zaten...ellerine sağlık diyorum kendisine...en iyisi siz gidin, kendiniz karar verin...

bu arada fragmanda, çok fazla çatışma-patlama sesine yer verilmiş, halbuki filmin genelinde bu hava çok yok. ben daha başka bir dünyanın içinde hissettim kendimi... fragmana bakıp gitmemezlik etmeyin sakın...



3.film ise tam bir festival filmi: holy motors! filmin yönetmeni leos carax'ı "köprüüstü aşıkları" filminden tanıyordum. yeni bir film çekmeyeli 11 sene olmuş. merak ettim, gittim.
filmde kılıktan kılığa, karakterden karaktere bürünen mr oscar'ın(dennis lavant- ürkütücü bir etkileyiciliği var) hallerini izliyoruz. filmi seyrederken "hımm, bu bölümü pek anlamadım ama diğer bölüme bağlayacak galiba, yok bağlamadı, aaa estetik bir sahne, ne vermeye çalışıyor acaba? yok burada iyice abarttı, koptuk gidiyoruz bakalım nereye?" gibi sorular kafamda dolaştı durdu.
filmin sonunda yüzümde bir gülümsemeyle çıktım. nasıl bir film seyrettim acaba?:) filmi anlamak için gerçekten bir rehbere ihtiyacım vardı.  neyse ki rehberimi internetteki bir yazıda buldum. yazıyı okuyunca, "waaay demek onları demek istedi, ilginç" kıvamına geldim. kendi yorumlarımın da örtüştüğü birkaç nokta yakalayınca "yaşasın" oldum:)

sürreal bir film seyretmek, yönetmenin iç dünyasını ne kadar yakalayabildiğinizi test etmek istiyorsanız değişik bir tecrübe olabilir holy motors sizin için...

buyrun bu da filmde çok sevdiğim akordionlu sahne çekiminden bir bölüm...



bugün son filmime gideceğim. (benim çocuğum)

bol sinemalı günler hepinize...

2 comments:

  1. Geçen çarşamba efe için 3 çanta hazırladım : müzik, yüzme ve futbol. O gün kendimi holy motorsdaki şoför gibi hissettim, efe de arkadaki şekilden şekile giden adam oluyor tabii. Baya eğlendik, efeye de anlattım biraz filmi. Bu sene sayende ben de iki tanecik de olsa festivale katılabildim

    The queen.

    ReplyDelete
    Replies
    1. hah hah haaa, walla adam o kadar da uçuk bir film yapmamış, ben de geçen gün ordan oraya koştururken şekilden şekle giren adam gibi hissettim kendimi:)
      ist film fest geliyor edim, onu da kaçırmazsın sen;)

      Delete