Featured Post

13 February 2012

Efe ile Defne

Ne güzelmiş o 30 gün, sektirmeden yazıyordum...
Ara verince, bende "tekrar yazabilecek miyim?" heyecanı oluşuyor. Bu heyecana gerek yok Füs diyorum bi taraftan da kendime, kendinle didişip durma, yazabildiğin, yazmak istediğin zaman yaz olsun bitsin...
Tamam başlıyorum!
Ocak ayını sevmediğime kanaat getirdim. Sebebi de büyük ihtimal, Ocak'ın; Aralık'taki çocuksu yeni yıl beklentilerimizin çoğunun gerçekleşmeyeceğinin okkalı bir göstergesi olması. Uzun da bir ay. Şubat daha karakterli bir ay, kısa ama net! Mart da kibirli ve sevimsiz gelir bana. Nerden uyduruyorsun bunları derseniz, tamamen hissiyat işte...
Neyse, nerden girdim şimdi aylara...
Basel anılarımızı, karlı İstanbul günlerimizi ve bugünü yazmak istiyorum ben!

Edim, "hangi Basel anılarıyla bizi hatırlayacaksın bakalım" diyordu, işte kısaca aklımda kalanlar...

-Basel'in huzurlu havasına fazlaca kaptırıp, rehavete kapılanlar, İstanbul uçağını da kaçırır!
-İtvitre'nin en iyi yemekleri, evde yapılan yemeklerdir! Fıstıklı tavuk, fırında somon ve krep, ilk 3'e girendir!
-Basel bu sefer; her ülke değiştirmede (sınır ülkelere 5 dk uzaklıkta) ; cep telefonu şirketinin "Almanya'ya/Fransa'ya/İsviçre'ye hoşgeldiniz..."mesajlarıyla beni bir süre sonra "eeeeh" dedirtecek kıvama getiren bir şehir olmuştur.
-Defne'ye göre İtvitre bir geyik ülkesidir ve çoğu restoranda geyik kafası bulunması başta ürkütücü bulunmakla birlikte, kendisi tarafından kabullenilmiştir.
-Defne için İtvitre, süt içebildiği (İtvitre'nin sütü güselmiş dediğine göre), nutellayı ve çikolatayı abartabildiği, mc donalds'a 1 haftada 2 kere gidebildiği cennet bir ülke olmuştur.
-Efe'nin okula tek başına gidip gelmesi, Defne'yi çok etkilemiş, kendi de güsel ve yalnız ülkesinde okula tek başına gidip gelmeyi talep etmiştir. Bu beni hem mutlu eden hem de bende buruk tad bırakan bir anı olmuştur.
-Gittiğimiz çocuklara özel klasik müzik konserinde; çoğu ailenin minik bebekleriyle konsere gelmesi, konser sırasında hepsinin kuzu kuzu müziği dinlemesi ve çocuklara konser sonrası enstrümanların denetilmesi hem beni hem Defne'yi çok etkilemiştir.
-Defne ve Efe'nin, Fır'ın arkadaşı Emre sayesinde Starwars'a daha çok ilgi duyması, Efe'yle romantik kılıç dansları...
-Efe ve Defne ile heyecanlı langırt ve tombala oyunlarımız!...
-Nefis yemek hayalleriyle Fransa Alsace bölgesine gidişimiz ve öğle zamanı restoranlar servis yapmadığı için, sefil bir şekilde kruvasan ve kahveye talim edişimiz, Efe ile Defne'nin gıcıklıklarıyla sabrımızı test ettikleri gün!
-Koskoca İtvitre'de 2 damla kar bulabilmemiz ve Şebo'nun bu kadar az karla çocuklarla eğlenişi!
-Akşam vakitleri huzurlu çay içmelerimiz, beğenemedim diye bana her gün Şeboların farklı çikolata yedirme çabaları, İtvitre'de online dizi keyfimiz...
-Dostlarının yanında kendini tamamen bırakabilme güzelliği...
-Defne ile Efe'nin gözlerimi yaşartan arkadaşlıkları...
-Daha çok anı vardır da şu an bunlar döküldü kelimelere...
-Son olarak müziklerimiz:
Çok müzik var ama ilk 3'e girenler:
Rammstein- We all living in Amerika (Efe sayesinde Defne'nin favorisi oldu, youtube'dan yeni şarkılarını istiyor babasından)
Zeki Müren- Benim güsel Manolyam (Defne tarafından icra edilen versiyonu tabi ki:)
Teoman-Teo'nun tüm albümlerini dinlediğimiz için aslında bir albümlük favori şarkı yazabilirim, ondan da ilk 3'ü söyleyeyim en iyisi: İstasyon İnsanları, Kardelen, İstanbul'da Sonbahar

Sizi Rammstein'la ve Defne-Efe fotolarıyla başbaşa bırakıyorum, karlı İstanbul günlerini ve bugünü bir sonraki yazıda yazayım...



5 comments:

  1. süper yazi olmus hanimim.
    yalniz bir düzeltme yapmadan gecemeyeceim: o bir karis kari da gide gide almanya'da bulmustuk; cânim isvicre'nin cânim daglari dururkene.
    rammstein candir!

    ReplyDelete
  2. Benim anahtari kapilarda birakip gitmemiz, donusde komsuyu baklavaya bogmamiz
    Defnenin arkadasini yalniz birakmayan vicdaniyla efeye sabah kahvaltilarinda eslik etmesi
    Hidir ustayla, cam silen kizinin degisimi
    Yataklardaki mahmurluklarimiz, bogusmalarimiz, defnenin cigliklari
    Koca itvitrede fusunuma defneme bi kahve icirecek yer bulamayisim ve tramway ustu bi cafedeki molamiz
    Mutlu insanlarin daha cok delilerden olustugu su memlekette birinin de defneye martilara atmak uzere ekmek verisi
    Fusunun tatillerde genelde yaptiginin tam tesine hep az yemesi, yemegini yarim birakmasi, cok ve hemen doymasi
    Ve efenin dalga gececek kadar cok isittigi " aaa bu benden" veya" bunu ben odiycem lutfen" tadinda bi arkadasligin sadece ilk senesine yakisacak sicramalar.
    Fusunun ruhu donmus bos bir barda yaptigi ultra seksi dans( sadece ben gordum)
    Efe ve defnenin bitmek bilmeyen " dirty talk" lari

    ReplyDelete
  3. Defne efe derken herr gottliyi unuttuk budum. Wir mochten zwei herr gottli bestellen:)) und fusun mochet bezahlen immer wieder da.

    ReplyDelete
  4. Defnenin dalindan elma toplamadan daha degerli olan sepetten elma alma cabasi azmi hirsi....
    Bos tabaga bile para isteyen kil isvicre servis sektoru
    Lutfen fusun hanim bak yasananlar yazida yasayacak...

    ReplyDelete
  5. ay edim çok güldürdün:) iyi iyi ,iyi ki yazdın, yoksa bunlar uçar giderdi aklımızdan...
    10 üzerinden 9 veriyorum tatilimize, uçak kaçırmakla 1 puan düştüm:)

    ReplyDelete