Featured Post

10 December 2012

AÇEV ile "okuma günleri"

ikinci yazıyı ancak şimdi yazabiliyorum:)
*
AÇEV'in çocuklara yönelik düzenlediği "kitap okuma projesi"nden bahsetmek istiyorum. yıllardır gönüllülük üzerine arkadaşlarımla konuşuruz. ama hep birşeyler çıkar, ya düşündüğümüz şey bizim zamanımıza uymaz ya da istediğimiz şeyi bulamazdık. harekete geçmeye yeterince gönüllü değildik belli de...
doğru zaman bu zamanmış..."okuma günleri" adlı bu projede 6 hafta boyunca hafta sonları (uygunsanız hafta içleri) çocuklara kitap okuyorsunuz. (kitapları AÇEV seçiyor.) amaç çocukların kitap okuma alışkanlıklarını geliştirmek. araştırmalara göre yüksek sosyo-ekonomik seviyede yetişen çocuklar, 4 yaşına geldiklerinde 45 milyon kelime duyuyorken, düşük sosyo-ekonomik seviyede yetişen çocuklar sadece 13 milyon kelime duyuyormuş.
*
defne'ye her akşam kitap okuduğum için, bu işi kolaylıkla yapabilirim diye düşünmüştüm. gel gör ki, ilk hafta çocuklara kitap okumaya başladığım zaman, işin o kadar da kolay olmadığını anladım:) çocuğuna kitap okumakla 15-20 çocuğa sınıfta kitap okumak bir değilmiş! ilk hafta kitabı güzel okudum, kitabı okurken çocuklara da kitapla ilgili sorular sordum, katılım gösterip cevap verdikleri için de çok sevindim. amma velakin, kitap bittiğinde daha 1 saatlik zamanın dolmasına çok vakit vardı. hadi 2. kitabı da okuyayım dedim ve fakat çocukların ilgisi çoktan dağılmıştı. defne ile aynı yaşta oldukları için, defne'nin oynadığı oyunlardan bazılarını oynattım çocuklara, söylediği bazı tekerlemeleri çocuklarla birlikte söyledik. çocukların ilgisini çekmek için animasyon yönümü de kuvvetli tutmak gerektiğini farkettim.
*
tabi ilk haftaki hafif şaşkınlığımdan sonra, diğer haftalara defne'nin danışmanlığında hazırlıklı gittim. çocuklara okuyacağım her kitabı öncesinde defne'ye okudum. onun da fikrini alarak, çocuklara okuma sonrası o kitapla ilgili aktiviteler yaptırdım. mesela çocuklara "uçan balık" diye bir kitap okuyacaktım. (çizgileri güzel, keyifli bir kitap ancak içerikte takıldığım noktalar olduğunu söylemeliyim, mesela uçan balığın dedesi ölüyor ve kitapta bu durum uzun süreli uyuma olarak tanımlanıyor. içime sinmedi o şekilde okumak, daha önceden bu tür açıklamaların çocukları uyumaktan korkutabileceğini duymuştum. o tür yerleri biraz revize ederek okudum.)
neyse, aktivite olarak da, çocuklara hamurdan balık yaptırayım dedim. defne hemen bir kavanoz çizip "dur bir dakika, örnek yapmamı ister misin?" dedi ve hemen hamurdan güzel bir balık yaptı. çok sevindim tabi. hemen her hafta, defne yapacağımız aktiviteyle ilgili evde örnek çalışma yaptı. bazı çalışmalar, evde yapılan denemelerden sonra elendi:)
sınıfta çocukların yaptığı çeşit çeşit balıklar:)
*
çocuklara söz verdiğim üzere, dünkü son çalışmamıza defne'yi de götürdüm. defne geceden heyecanlanmaya başladı. sabah "utanıyorum, korkuyorum" gibi şeyler söyledi. itiraf etmeliyim ki, ben de heyecanlıydım. sabah arabayla diğer arkadaşı aldıktan sonra, defne biraz açılmaya başladı. ama okula geldiğimizde sınıfa giremedi. "kızım ben varım, ben okuyacağım kitabı" desem de içeri sokamadım, iyi mi? çocuklara dedim, "defne içeri girmiyor, siz davet ederseniz belki gelir?" çocuklar elinden tutarak, defne'yi sınıfa getirdi. neyse utangaçlık sınıfa girene kadar sürdü. sonra defne de diğer çocuklarla kitap okuma ve tartışma kısmına katıldı. hatta kitabın başlığını o okudu. kitap okuma sonrası, son günümüz olduğu için biraz parti yaptık, dansettik, birlikte fotoğraf çektik.
*
okul sonrası defne'nin izlenimlerini çok merak ediyordum. çok eğlendiğini söyledi. en çok hoşuma giden yorumu, "değer biliyorlar" demesi oldu. çocuk her yerde çocuk tabi ama çocuklardaki mütevazilik ve olgunluğu defne'nin görmesi hoşuma gitti.
*
bu projede her cumartesi sabah kalkıp, arabayla 2 okutman arkadaşı(öyle diyelim:) alarak belirlenen okula gittik. giderken de hep aramızda, çocuklar için neler yapabiliriz diye konuştuk. birbirimize fikirler verdik. birbirini hiç tanımayan insanlar arasında çocuklar sayesinde çok yakın bir diyalog gelişti. çocuklara 6 haftada okuma alışkanlığı kazandırabildik mi emin değilim ama ben onlardan çok şey öğrendim. çocukların yüzünde merak ifadesini görmek, onları gülümsetebilmek, en sessizinin bile her buluşmamızda biraz daha katılımcı olmaya çalışmasını farketmek beni çok mutlu etti.
*
bu yazıyı yazarken diğer yazılara nazaran biraz zorlandım. çünkü aslında çok büyük bir şey yapmadım. sadece çocuklara kitap okudum. üstelik bu tek tarafın verdiği birşey de değildi. biz çocuklarla hediyeleştik. onların enerjisi bana enerji verdi.
ama yazmak da istedim öte yandan. çünkü ben bu projeden 2 arkadaşıma bahsetmiştim. onlardan biri daha başladı okuma projesine ve o da çok iyi hissediyor kendini. o paylaşım bambaşka birşey. diğer arkadaşım ise, yeni işe başladığı için projeye katılamadı ancak o da sosyal sorumlulukla ilgili bir işe girdi.
facebook'ta, twitter'da birçok şeyden haberdar oluyoruz belki ama, haberdar olmanın ötesinde eyleme geçebilmek istedim. seyirci olmanın bir tık ötesine geçmek bana iyi geldi. o yüzden paylaşmak istedim sizinle. bu projeye katılmak isteyen olursa bana visnefus@gmail.com adresinden yazabilir, ilgililerle temas kurmada yardımcı olabilirim.
not: beni bu güzel projeyle tanıştıran canım arkadaşım banu'ya binlerce teşekkür...:)
*
son olarak, sizi bülent ortaçgil'in şarkısıyla başbaşa bırakıyorum. hani karar vermem gereken bir konu vardı ya, kararımı verdim:)


iyi geceler...


15 comments:

  1. Füsunum, çok güzel birşey yaptın. Defne'yi de işin içine katman süper olmuş. ayağına, ağzına, çabana sağlık :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. sağol edim, sen de burada olsan sen de keyifle yapardın bu okumaları...

      Delete
  2. Onemli olan fikri vermek degil Fusunum bu isi kendini vererek yapmak. Eminim o cocuklar da cok guzel vakit gecirmislerdir:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. fikir olmadan eylem olur mu sevgili anonymousum?:) sağolasın...

      Delete
  3. Yaptığın şeyi hiç küçümseme çok büyük birşey yapıyorsun Füsüncum neden dersen:
    "1 çocuk değişir dünya değişir"

    ReplyDelete
    Replies
    1. çok iddialı oldu be bernacım benim için ama sağol:)

      Delete
  4. hastasıyım yazılarınızın ve aksiyonlarınızın efenim:-)

    ReplyDelete
  5. Yaşadıklarımızı öyle güzel dile getirmişsin ki , çok beğendim. Esra

    ReplyDelete
  6. Ben de okulda Doga ve Cocuk derslerine baslayinca anladim cok da evdekine benzemedigini durumun :) 10 tane bicir bicir sey, durmadan konusup dagitmak istiyorlar konuyu. Kendilerini anlatmak istiyorlar... Sonra farkettim ki, daha kucucukten insanlarin konusasi ve dinlenmek istenesi var :P O kadar konusmaya programlamisiz ki kendimizi, unutmusuz dinlemeyi. Ben de simdi dinliyorum, is ayyuka ciktiginda da konusuyorum :P

    ReplyDelete
    Replies
    1. Berceste kaçırmışım senin okulda doğayla ilgili ders vermeni...ne güsel birşey yapıyorsun, detayları dinlemek isterim senden:)

      Delete
    2. Facebook'tan fotograflara bakabilirsin ;-) Ilk gorusmemizde de anlatirim. Sirke atolyesine geliyor musunuz?

      Delete