Featured Post

09 December 2012

sabun köpüğü

dün koşturmalı bir gündü, yazamadım. bugün 2 yazı yazarak arayı kapatayım diyorum:)

ilk konu biraz sabun köpüğü tadında gelebilir size ama mutluluk biraz da bu minik şeylerden aldığımız tadlarda değil mi?
sabun köpüğü derken gerçekten sabundan bahsedeceğim. sabun kokusu sever misiniz? ben bayılırım. çocukluğumda annanem, yeşil defne sabunlarıyla bizi hatturu hutturu yıkardı. saçlarımızı da sabunla yıkadığını söylememe gerek yok sanırım. o vakitler  hiç hoşlanmadığım yeşil sabunları, şu yaşımda bu kadar keyifle kullanacağımı söyleseler gülerdim. banyo yapmasam bile, zaman zaman banyodaki sabunları gidip kokluyorum, kokularını mis gibi içime çekiyorum. bunu yapınca hem çocukluğum geliyor aklıma, hem de güzel koku güzel bir his veriyor bana. favorim defne sabunu ama erguvanlı, güllü, lavantalı sabunları da seviyorum.
kokusu güzel şeyler insanı ne kadar keyiflendiriyor değil mi? gün nasıl geçerse geçsin; bir nergis, bir lavanta, bir kekik kokusuna ya da bir kahve kokusuna kayıtsız kalabilir mi bir insan?
peki siz hangi kokuları seviyorsunuz?
*
kokudan bahsedince, "scent of a woman" filmi geldi aklıma, buyrun tangoya...


bir de "günün sözü" işini çıkardım başıma ama her gün bir şekilde karşıma çıkıyor bir söz, bu da sözümüz olsun:

we grow neither better nor worse as we get old, but more like ourselves.
(may lamberton becker-american writer and critic)

diğer yazıda görüşmek üzere...

4 comments:

  1. ben bu sıralar odun kokusu seviyorum. dün odun ateşinin etrafında oturup sıcak şarap içip eve geldik, saçlarım mis gibi odunüateş-sis kokuyodu :) şömineli bir ev istiyorum :) ya da köyüme gidip sobanın üstünde kestane pişirmek.

    ReplyDelete
  2. ne muhteşem bir film ve ne muhteşem bir sahne:)
    ben bu ara ve her zaman Ali ve Can'ın gıdılarındaki ve enselerindeki mis kokuya bayılıyorum:))))

    ReplyDelete