Featured Post

11 September 2013

inanmak için yazıyorum...

dün aşağıdaki yazıyı yazmıştım. çok hassas bir konu olduğu için, yazıyı çok düşünerek yazmıştım kendimce. akşam, mit'e "okur musun?" dedim. iyi ki okumuş. o görüşlerini söyledikten sonra önce biraz sinirlendim kendisine, sonra düşündüm. evet haklıydı. sabah hemen yazıyı kayıtlardan taslağa çektim. en iyisi yayınlamayayım dedim. sonra o da içime sinmedi. aslında tam da demek istediğim tarzda birşey yaşıyorduk ve bu yazıyı bu şekliyle yayınlamalıydım.
önce yazıyı okuyun diye mit'le olan diyaloğumuzu sona koyuyorum.
*****************************

bugün sabah defne'yi okula bıraktım. sonrasında okul çevresinde de bir saat yürüdüm. aklıma bloga yazacak onlarca şey geldi. heyecanla eve geldim. keyifle kahvaltımı yaptım. hayat güseldi gerçekten...
*
sonrasında biraz facebook'a bakayım dedim, iki gündür dış dünya ile çok bağlantım yoktu. haberleri okudukça içim acımaya başladı. facebook kesmedi, twitter'a da girdim. son olarak gazeteyi açtım ve ahmet atakan'ın tabutuna sarılmış annesinin fotoğrafını görünce artık ağlamaya başladım.
*

ahmet atakan'ın kim olduğunu biliyorsunuzdur belki... 23 yaşında antakya'lı bir genç. suçu; gezi parkı eylemlerinde can veren abdullah cömert'i anmak ve odtü eylemlerine destek vermek amacıyla düzenlenen hatay'daki eyleme katılmak. polisin biber gazlı müdahalesinde hayatını kaybediyor...
annesi: "oğlum halkı için direndi. bu yolda canını verdi. biz başından sonuna kadar oğlumuzun yanındaydık. ben bir anneyim, bütün annelerin yüreği yandı" demiş. yandı gerçekten. hiç tanımadığım ahmet için, annesi için hüngür hüngür ağladım bugün. çaresiz hissettim kendimi. bu kaçıncı giden can? hem de ne uğruna? ölümden ötesi var mı? o annenin yüreğinin ateşini kim söndürebilir artık?
*
kimin hakkı var başka birinin canını almaya? zaten ölümlü olan bizler niye bu kadar cana susamış şekilde saldırıyoruz birbirimize? vicdanımızı, insanlığımızı nerede kaybettik? "vicdan insanın içindeki tanrıdır" demiş victor hugo. tanrımızı kaybettik belki de...
*
insan hayatı bu kadar ucuz değil, olmamalı. bu buhrandan milletçe çıkmalıyız. insanlığımızı yeniden hatırlamalıyız. sağduyuya, akla, birbirimizi anlamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlar bu zamanlar... siz-biz kutuplaşmalarına girersek hiç çıkamayacağız bu işin içinden. tüm haksızlıklara rağmen şu an en çok insanca hareket etmemiz gereken zaman.
rakel dink ne kadar etkili bir söz söylemişti hrant dink'in cenaze töreninde:

"Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim…"

*
sorgulayacağız, anlamaya çalışacağız, kendimizi düzelteceğiz biraz, sonra elimizden geleni güzelleştirmeye, yeşertmeye çalışacağız, ufak ufak olacak belki, biraz zaman alacak ama olacak, bir umuttur neticede yaşatan insanı...
*
gabriel garcia marquez'in bir sözüyle bitireyim en iyisi yazıyı. benden fayda yok bugün ama olacak!

Gabriel Garcia Marquez'e "Karamsar bir insan olduğunuzu söylüyorsunuz ama kitaplarınızda her şey ne kadar kötü olursa olsun hep bir umut var, bu nasıl oluyor?" diye sormuşlar. Usta cevap vermiş; "Dünya'nın güzel olacağına inanmıyorum, ama inanmak için yazıyorum."

*****************************

-füs, herşey o kadar siyah-beyaz değil.
-nasıl yani? yazımdan bu mu anlaşılıyor?
-çocuğun nasıl öldüğünü bilmiyorsun?
-evet şaibeli bir durum ama sakin bir yürüyüş olsaydı böyle sonuçlar olur muydu? ya öncekiler?
-işte bu yüzden, daha da sorumlu davranmamız gereken bir dönemdeyiz. zaten bir yara var. bu yaraya tuz basmak yerine daha yapıcı davranmamız gerekiyor. benim; polisin de, benden farklı düşünen birinin de, iyi olduğuna, insan olduğuna inanmaya ihtiyacım var.
-hımmm, yazımdan benim de böyle bir ihtiyacım olduğu anlaşılmıyor mu? ben ölümlerin nasıl olduğunda değilim artık, yeni ölümler olmasın, tek isteğim bu.
-füs, ben seni biliyorum ama farklı görüşten biri yazdığını okuduğunda, farklı görüşün olsa da, kimseyi doğruluğu kanıtlanmamış bilgilerle suçlamadığın için, sana saygı duyabilmeli.
*
işte bu kadar konuştu. dedim ya, başta biraz sinirlendim mit'e, "benim burada yüreğim sızlamış, ne diyor mit?" diye ama yazımı tekrar okudum. evet, yazıda, daha önceki birikimlerin etkisiyle, farkında olmadan yaptığım suçlamalarımı gördüm. işte buradan başlamalıyız işe. sorgulamaya önce kendimizle başlamalıyız, sonra çekirdek aile, arkadaşlar, komşular, yakın çevremiz...bu toplum kendi kendine bu hale gelmedi. bu kördüğümü biz yaptık toplumca. çözüm de gene içimizde.

sağolasın sağduyulu kocam:)

1 comment:

  1. "Tanrımızı kaybettik belki de?!.." Ne kadar doğru...

    ReplyDelete