Featured Post

26 November 2013

Yaşam Sevincim

Bloga yazmadan önce bazen Facebook'ta dolanıyorum. Ve Facebook'ta okuduklarımdan sonra kimi zaman yazacağım yazı tamamen anlamını yitiriyor.
Bugünkü durum:
Hadi, önce profil fotomu değiştireyim....
Onu değiştiriyorum.
Sonra sevdiğim arkadaşlarımın Facebook üzerinden bloglarını okuyorum.
Birkaç arkadaşımın fotoğrafını "like" ediyorum.
Armağan ekonomisi...
Permakültür...
Beyaz yakalılar birşey yapsa...
Bunlarla ilgili minik minik haberlere göz gezdiriyorum...
İyi şeyler oluyor...
Ama tabi göz, başka haberlere de dalmaya meyilli....
Uzun raf ömürlü ürünlerin kansere neden olması...
Nükleer santraller...
İstanbul felaket senaryoları...
Barış Atay'ın açıklaması...
Ahmet Şık'ın cemaat&akp;rte ile ilgili söyledikleri...
Kadına şiddet...
Çocuğa istismar...
Haberleri okuduktan sonra "değiş tonton" gibi olamıyorum ben. Tamam bunu okudum, sıradaki mod, olmuyor... Bu ülkede öyle şeyler oluyor ki, yenmesi yutulması kolay şeyler değil...
Kendine ait bir dünya kurmaya çalışsan da, o dünyanın duvarları sanki kağıttan...
Blog yazma isteğim tamamen kaçıyor...
Son olarak, haftasonu okuyamadığım bir yazıyı okumak istiyorum. Ayşe Arman'ın Lobna ile yaptığı röportajı. Lobna'yı biliyorsunuzdur muhtemelen, kendisi Gezi olaylarında başına gaz fişeği yiyerek 25 gün komada kalan ve 3 beyin ameliyatı geçirdikten sonra tekrar hayata dönen çok güçlü bir kadın.
Hayata dönüyor ama nasıl? Röportajı okumadıysanız, lütfen okuyun.
Ben bu gece bu röportajın etkisindeyim ve ne yazsam Lobna'nın yaşadıklarından, söylediklerinden güçlü olmayacağını düşünüyorum..."Her şeyim değişti ama birşeyim aynı kaldı: Yaşam Sevincim" diyen kadını lütfen tanıyın. Sizde mutlaka çok şey bırakacak...

Yazının tamamı için başlığa tık lütfen....

35’tim, 5 yaşıma döndüm artık Türkiye’yi istemiyorum

Gezi sırasında, kafasına gaz fişeği yiyen Lobna Allami, komadan ve üç beyin ameliyatından sonra yeniden karşımızda.
Telefonda Fatin Allami…
“Lobna, sana röportaj vermek istiyor!”
Şok geçiriyorum…
Lobna??? Konuşmak istiyor!!!
“Nasıl yani?” diyorum, “Lobna iyileşti mi? Konuşabiliyor mu? Röportaj verecek duruma geldi mi? Sağ tarafındaki felç ne oldu? Ya üçüncü beyin ameliyatı?”
“Hepsini anlatacak sana” diyor, “Üç ay önce ağzından kelime bile çıkmıyordu. Şimdi, küçük küçük konuşabiliyor. Çünkü konuşma terapisine gidiyor. Evet, hâlâ büyük zorluklar yaşıyor. Yanında erkek arkadaşı Barış olacak, Lobna’nın tıkandığı yerde, o devreye girecek. Seni aramamı Lobna istedi…”
“Tamam” diyorum, “İstediği yere gelirim…”

No comments:

Post a Comment