Featured Post

04 January 2012

….., bir oda değişir.

Eveeet, bugün de bir misafirim var, çok hoşuma gidiyor sevdiklerimin misafir olmaları vişneçekirdeği'ne...
Sözü çok uzatmadan, yerimi Şebnem'e bırakıyorum, iyi okumalar... Yorumlar sonra;)
Füs

Beni bilenler bilir: Makul aralıklarla ülke, sık sık ev değiştirmeyi severim. Bu ikisini yapamadıgım zamanlarda, evdeki esyaların yerini değiştiririm ve asıl sevdiğim de budur. Bu alışkanlık bana annemden geçmiştir ve yaptığım gözlemler sonucu, büyük ihtimalle benden de oğluma geçecektir.
Temizlik yapmak fiziken yorucu ama ruhen rahatlatıcı bişey. Eşyaları çekip arkasını süpürüp silince, bendeki yer değiştirme genleri konuşmaya başlıyor. Canım değişiklik, farklılık istiyor, şaşırmak istiyor. Küçükken okuldan eve gelince,  annemin koltugun yerini değiştirmiş ve evi bambaşka bi havaya sokmuş oldugunu görüp mutlu olduğumu hatırlıyorum. Şimdi ben de zaman zaman (takıntı değil lütfen) eşyaların yerini değiştirip kendimce iç mimarlık oynayıp mutlu oluyorum. Cem Yılmaz’ın filmde dediği gibi ‘bakış açısını değiştirmek’ için bi yol bu. Gözün, beynin algısıyla hafiften oynuyorsun. Üçlü koltuğu al camın önünden, yasla duvara farketmedigin saksıdaki çiçeği görüverir gözün.  Masayı diklemesine değil, yanlamasına koy bu sefer de, sanki oda genişler ferahlar. Kitaplığın 3.rafındaki resimli çerçeveyi koy bakalım 4. rafa…  fena olmadı di mi!
10 günlük İstanbul ziyaretinden eve döndüğümüzde dağınık, soğuk(arkadasımız sabahtan gelip kaloriferi açtığı halde) ve tozlu bir ev karşıladı beni. Bunu bekliyordum, buna hazırdım. Zira her zaman yaptığımın tersine bu sefer evi hallaç pamuğuna cevirip kapıyı cekmiştim.
Oğlumla saate bakmadan uyandıktan sonra,  en sevmediği öğün olan kahvaltıda ne yemek istediğini sordum. Tost domates süt üçlüsünden oluşan menüyü acıkmış olmanın da yardımıyla hızla tükettik. Sıra geldi evi yaşanılır kılmaya. Yorucu değil eğlendirici kısım olan yer değiştirme kapsamında bu temizlikte evimin başına gelenleri paylaşıyorum:
Salon: Tek kişilik ikea koltugu televizyonun yanına çapraz çekildi, yerine hiçbirşey konmadı. Kapının yanında girintideki yeşil bitkiyle, kitaplığın yanındaki yan lamba yer değiştirdi. Lamba ordan çok iyi ışık vermese de yeşil bitki daha yeşil oldu :). Orta sehpayı, koltuğun başına yan sehpa yaptım. Efe biraz boş alan istedi. Misafir geldiğinde çekeriz.
Mutfak: Balkondaki kare masa yağmurdan ıslanıp kabarmasın diye içeri mutfağa alındı. Dikdörtgen masanın uzun kenarına dayandı ki hareket alanı küçülmesin. Görüldüğü üzere hareket etmek ferah mekanlar yaratmak ve fonksiyonel olmak öncelikli derdimiz.
Efe’nin odası: Kendi tasarladı, düşündü tarttı, ölçtü, denedi, bana uygulaması kaldı. İki kişilik yatağını başı kapıya bakacak şekilde çektik. Balkon girişini engelledi ama hem kış hem yatak hafif, gerekirse iteriz balkona gireriz dedik. Çekmeceli dolabı yatağın eski yerine ortaladık. Tüm oyuncak kutuları yatakla duvar arasında oluşan alana sıralandı. Masası da doğal olarak kendine baska bir köşe buldu. 2 adet kare halısını yan yana koyabildik bu yeni döşemede. Kocaman bir oyun alanı çıkarttık ortaya. Efe yeni odasının şeklini çok çok sevdi.
Anne-Baba odası: Genlerimi en çok üzen oda burası. Yine de değişik modellerde ve boyutlarda 2 adet çekmeceli dolabı sağa sola yukarı aşağı çekip, ya da yatağımı pencereye doğru biraz daha kaydırıp mahzun bırakmıyorum odamı diğerlerinin yanında. Hem bir nevresim değişir, bir oda değişir:)
Füsun, Defne ve inşallah Mithat gelene kadar bu değişiklik beni idare eder…Güzel evler, güzel odalar sizlerin olsun, sevgiler.
Not: Fotolar, Efe'nin odasının öncesi ve sonrası durumlarına aittir. F.





4 comments:

  1. ohooooooo biz de blog yaziyoruz hesapta. daha "Beni bilenler bilir: Makul aralıklarla ülke, sık sık ev değiştirmeyi severim." cumlesinin yanina yaklasacak kelime yazamamisiz, yemisim ben oyle yazarligi.

    gizli özne'm, sultanim'a en kalbî sevgilerimlen...

    ReplyDelete
  2. oh ıhlamurumu aldım yanıma, yorum yapmaya başladım blogger'lara:) bu da keyifliymiş:)
    fır ben de yazarımızın o cümlesinden etkilendim. "işte hükümet gibi kadın" dedim okuyunca:)
    edim ben seni bildim bileli, evdeki eşyaların yerlerini değiştirirsin. ben de hiç değiştirmem ama aslında harekette bereket var, arkadaşının eşyalarına da bir el atar mısın? ruhen arkadaşının da rahatlamaya ihtiyacı var:)
    bak şimdi eşyalara takıldım, yahu şu yazıyı gitmeden yazaydın nolurdu sanki? şimdi kukumav kuşu gibi düşünüyorum, neyi ne yapsam diye,
    önce bakış açısını mı yoksa eşyaların yerini mi değiştirmek lazım?aa iki şekilde de oluyor...
    ay yorum işini abarttım, ellerine sağlık edim, gene yaz, blogun açılana kadar en azından:)
    öperim.

    ReplyDelete
  3. Vay vay vay.. ben sevdim bu misafir yazarları.Önce Fırat,Banu şimdi Şebnem. Ne güzel yazmışsın Şebo, bir an İsviçre'deki ev, Şebnem ve Efe'nin debelenmeleri gözümde canlandı.Sonra arkadaşlarımı daha iyi anlamanın coşkusu içime doğdu valla konuşurken böyle iletişim olmuyor çoğu zaman ..yazmaya devam arkadaşlar:-) Mit

    ReplyDelete